Uyku Bozukluğu: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi


Solunum ve beslenmeden sonraki en önemli yaşamsal aktivite olan uyku, sağlıklı yaşamın sürdürülebilmesinde kritik role sahiptir. Kişinin hem zihinsel hem de fiziksel sağlığını koruyabilmesi, günlük yaşam aktivitelerini eksiksiz olarak yerine getirmesi ve kaliteli bir hayat sürebilmesi ancak kaliteli bir gece uykusu ile mümkündür. Yapılan pek çok çalışmada, Alzheimer’dan depresyona, diyabetten hipertansiyona kadar sayısız hastalığın sağlıksız uyku alışkanlıkları ile ilişkili olduğu ve uyku bozukluğu tanısı almış kişilerin bu gibi kronik hastalıklara daha yatkın hale geldiği söylenebilir. Erken dönemde tedavi edilmeyen uyku bozuklukları kişide kronik uykusuzluğa ve ilerleyen dönemde tüm vücut sağlığının büyük oranda bozulmasına yol açar. Dolayısıyla gerek rutin yaşam aktivitelerinin doğru şekilde sürdürülebilmesi, gerekse sağlık bütünlüğünün korunması için uyku bozukluğu nedenleri, çeşitleri, belirtileri ve tedavisi hakkında doğru bilgi sahibi olmak önemlidir.



Uyku Bozukluğu Nedir?

Tıpta tanımlanmış 80’den fazla uyku bozukluğu çeşidi bulunur. Bunlardan büyük çoğunluğu sağlıklı vücut işleyişini bozan, kişiyi fiziksel, ruhsal hastalıklara yatkın hale getiren ve yaşam kalitesini büyük oranda azaltan ciddi rahatsızlıklardır. Bazı uyku bozuklukları kişinin uykuya dalmasını ve kesintisiz uykuyu sürdürmesini zorlaştırırken, farklı uyku bozukluğu çeşitlerinde uykuyu sonlandırmada güçlük ve gün içinde aşırı uyku hali gibi problemler görülür. Bu gibi durumlar günlük yaşamda dalgınlık, koordinasyon bozukluğu ve bilinç bulanıklığı gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, uyku bozukluğu yaşayan kişiler trafik kazalarına ve mesleki kazalara karşı yüksek risk altındadır. Uyku ile ilgili tüm sorunların erken dönemde saptanabilmesi, varsa uyku bozukluğu tanısının konması ve çeşidinin belirlenmesi, daha sonraki dönemde ise sağlıklı uyku alışkanlıkları geliştirmeye yönelik doğru alışkanlıkların edinilmesi son derece önemlidir.

Uyku Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir?

Uyku bozukluğu çeşitleri başlıca insomnia (uykusuzluk), parasomnia, uyku ile ilişkili solunum bozuklukları, merkezi sinir sistemi ile ilgili uyku bozuklukları, sirkadiyen ritim ilişkili uyku ve uyanıklık bozuklukları ve uyku ile ilişkili hareket bozuklukları şeklinde 6 ana başlıkta incelenebilir. Bunlardan en sık karşılaşılan, kronik uykusuzluk problemi olarak da bilinen Insomnia’dır.



1. İnsomnia:

Toplumda sık görülen uyku bozukluklarının başında gelir. Uykuya dalma ve kesintisiz uykuyu sürdürme gibi problemlerle ortaya çıkan uzun süreli uykusuzluk durumu olarak tanımlanabilir. Akut insomnia genellikle yoğun stres içeren bir durumda ortaya çıkar ve tipik olarak birkaç gün ile birkaç hafta arasında son bulur. Kronik insomnia ise, ortaya çıkış nedenine göre psikofizyolojik, idiopatik, paradoksal, davranışsal, ruhsal ve tıbbi kaynaklı olmak üzere farklı şekillerde sınıflandırılır ve haftalar, aylar boyunca devam eden uykusuzluk problemine yol açar. Bu durum hemen her yaş grubundan bireyi etkileyebilen ciddi sorunlardan biridir.

  • Psikofizyolojik İnsomnia’da artmış uyarılmışlık durumu yaygındır ve çoğunlukla kişinin uykuyu engelleyen öğrenilmiş düşünce yapılarına sahip olduğu görülür. Uyku ve uykusuzluk ile ilgili yaygın endişe durumu kişinin uykuya dalmasını daha da zorlaştırır ve bunun sonucunda psikofizyolojik insomnia tablosu kısır döngü halini alır. Genellikle hasta uyku için çaba harcamadığı durumlarda, örneğin televizyon karşısında kolayca uykuya dalarken, yatağına yattığında tamamen uyanık hisseder ve yoğun çaba harcamasına rağmen uyuyamaz. Bu tür bozuklukların tedavisinde ilaç seçeneğinden daha çok kaliteli uyku örüntüsünü oluşturmaya yönelik uygulamaların tercih edildiği, uyaran kontrolü ve gevşeme teknikleri gibi pek çok girişimin büyük fayda sağladığı görülmüştür.
  • Paradoksal insomnia ise objektif uyku ölçütlerine göre yeterli uyku uyuyan hastanın buna rağmen uykusuzluktan yakınması durumu olarak tanımlanabilir. Uyku süresi yeterli olsa dahi uyku kalitesinin az olduğu durumlarda hasta uykusuzluk şikayeti ile yakınır. Bu durumda hem fiziksel hem zihinsel sağlık bütünlüğünü riskte olabilir. Dolayısıyla doğru uyku alışkanlığının yalnızca uyku süresi ile ilişkili olmadığını bilmek ve uyku kalitesini artıracak alışkanlıklar edinmek önemlidir.
  • İdiopatik insomnia problemi sıklıkla çocukluk çağından itibaren devam eden ve tetikleyici herhangi bir faktör ile ilişkilendirilemeyen kronik uykusuzluk tablosudur. Diğer uykusuzluk tabloları ile benzer şekilde uykuya dalma süresinde uzama, uyku kalitesinde ve toplam uyku sürelerinde azalma gibi şikayetler görülür.
  • Diğer insomnialar ise altta yatan psikiyatrik bir rahatsızlığa, ilaç veya madde kullanımına ya da nörolojik, endokrin, metabolik hastalıklar gibi tıbbi durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Tüm bu kronik uykusuzluk tablolalarının tedavisi hastalığa ve hastaya özgü yöntemlerle gerçekleştirilmelidir.


2. Parasomnia:

Parasomnia, uyku sırasında çeşitli motor aktivitelerin ortaya çıkması ile karakterize bir klinik bozukluk olarak tanımlanabilir. Uyku ve uyanıklık evrelerinde herhangi bir problem görülmez ancak uyku sırasında istemsiz kas hareketleri meydana gelir. Konfüzyonel uyanıklık, uyurgezerlik ve uyku terörü sıklıkla çocuklarda yaygın görülen parasomnia çeşitleridir. Uykunun farklı evrelerinde motor aktivitelerin bilinç dışı harekete geçmesi sonucunda uyku esnasında konuşma, yürüme, birdenbire yatakta doğrulma gibi davranışlar görülür.



3. Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları:

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS) solunum ile ilişkili en sık görülen uyku bozukluğudur. Bu hastalar genellikle solunum yolundaki tıkanıklık veya darlıklar nedeniyle uyku sırasında solunum durması (apne) veya solunumun fazlasıyla yavaşlaması (hipopne) gibi ciddi problemlerle karşı karşıya kalırlar. Kişinin yaşamış olduğu bu kısa süreli nefes alamama durumu kan oksijen düzeyinin azalmasına ve uykunun bölünmesine neden olur. Kısa süreli nefessizlik durumu uyanma ile son bulur ve solunum işlevi tekrar başlatılır. Obezite problemi, özellikle akşam saatlerinde alkol kullanımı, bazı ilaç yan etkileri ve solunum yolunda darlığa neden olan çeşitli hastalıklar obstrüktif uyku apnesi sendromu ile ilişkili bulunmuştur ancak kesin tanı için kişinin uyku ve solunum kaydının değerlendirilmesi gerekir.



4. Merkezi sinir sistemi ile ilgili uyku bozuklukları

Merkezi sinir sistemi ile ilişkili olarak ortaya çıkan uyku bozuklukları içerisinde en yaygın görülen, narkolepsi olarak adlandırılan aşırı uyku haliyle karakterize tablodur. Genellikle uyanıklığın devamında gerekli olan bazı kimyasal salgıların ve bu maddeleri salgılayan sinir hücrelerinin kaybı sonucunda ortaya çıkar ve kişide günlük işleri yerine getirmekte zorlanacak kadar uyku haline ve sersemliğe yol açar. Narkolepsinin kesin tedavisi için bu hastalığa yol açan merkezi sinir sistemi problemi saptanmalı ve mümkünse ortadan kaldırılmalıdır. Bununla birlikte tedavide kullanılan pek çok farmakolojik seçeneğin yanı sıra uyku kalitesini ve uyanma alışkanlıklarını iyileştirmeye yönelik girişimlerin de son derece faydalı olduğu söylenebilir.



5. Sirkadiyen ritim ilişkili uyku ve uyanıklık bozuklukları:

Gecikmiş uyku fazı bozukluğu, erken uyku-uyanıklık fazı bozukluğu, düzensiz uyku-uyanıklık ritmi bozukluğu gibi çeşitleri bulunan sirkadiyen ritim ilişkili uyku bozuklukları genellikle vardiyalı çalışan kişilerde görülür. Kişinin anormal uyku-uyanıklık alışkanlıkları zamanla uyku üzerinde etkili hormonların salgılanmasını etkiler ve bunun sonucunda fizyolojik uyku ritmi olarak adlandırılan sirkadiyen ritim bozulur. Bunun sonucunda kişide gündüz uykusuna eğilim, gece uykuya dalmada zorlanma ve kesintisiz uyku süresinde azalma gibi uyku ile ilgili çeşitli problemler meydana gelir.



6. Uyku ile ilişkili hareket bozuklukları:

Uyku ile ilişkili hareket bozuklukları; uykuda periyodik hareket bozukluğu, uyku sırasında bacak krampları, huzursuz bacak sendromu ve uyku ile ilişkili ritmik hareket bozuklukları olarak farklı şekillerde ele alınır. Bunlar içerisinde en yaygın görülen huzursuz bacak sendromu, kişinin yatak içerisinde devamlı olarak bacaklarını hareket ettirme isteği ve bu durum uykuya dalmayı zorlaştıran ve kesintisiz uykuyu engelleyen önemli sorunlardan biridir.

Uyku Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?

Kişinin yaşam tarzı, çevresel faktörlere maruz kalma durumu, stres düzeyi ve çeşitli psikolojik rahatsızlıklar kişide uyku bozukluklarına neden olabilir.

Yaşam tarzı ile ilişkili nedenler:

Uyarıcılar: Kafein, alkol ve nikotin gibi gün içerisinde sıklıkla tüketilen bazı uyarıcılar kişinin çeşitli uyku sorunlarına yatkınlığını artırır. Özellikle öğle saatlerinden sonra kahve içilmesi, gece saatlerinde alkol tüketimi ve aşırı sigara kullanımı ile uyku sorunları ile arasında ilişki bulunmuştur. Kronik insomnia gibi ciddi uyku bozukluğu yaşayan kişilerin bu gibi maddeleri tüketmekten mümkün olduğunca kaçınması önerilmiştir.

Çalışma saatleri: Çalışma saatleri kişinin günlük yaşam tarzını doğrudan etkileyen önemli faktörlerden biridir. Uyku, beslenme, sosyal yaşam gibi tüm alışkanlıklar çalışma saatlerine göre şekillenir. Özellikle vardiyalı çalışma saatleri kişinin uyku-uyanıklık düzenini bütünüyle bozarak sirkadiyen ritim ile ilişkili ciddi uyku sorunlarına yol açabilir.

Sedanter yaşam alışkanlıkları: Hareketsiz yaşam veya minimal fiziksel aktivite özellikle gece uykusuna dalmayı zorlaştıran ve uyku kalitesini büyük oranda azaltan nedenlerden biridir. Düzenli egzersiz yapan kişiler sedanter yaşam tarzına sahip kişilere oranla çok daha iyi uyur ve uyku bozuklukları riski daha azdır.



Çevresel faktörler:

Işık: Uyunan ortamın ışık yoğunluğu sirkadiyen ritim olarak da adlandırılan biyolojik uyku ritmi ile doğrudan ilişkilidir. Uyku düzeni üzerinde büyük etkisi bulunan melatonin hormonunun yeterli düzeyde salgılanması ve sirkadiyen uyku ritminin korunması için ortam ışığının doğru şekilde ayarlanması önemlidir.

Ses: Uyaran maruziyeti merkezi sinir sisteminin devamlı olarak uyanık durumda kalmasına yol açar ve kişinin derin uyku evresine geçişini zorlaştırır.





Psikolojik faktörler:

Stres gibi psikolojik faktörler bazı kişilerde baş ağrısı, mide krampları gibi sorunlara yol açarken bazılarında ise uykusuzluğa veya aşırı uyku isteğine neden olabilir. Bu gibi durumlarda kişi stresi kontrol altına almaya yönelik girişimlerde bulunmalı ve kronik stres ve kronik uykusuzluk gibi tabloların gelişmemesi için doğru zamanda tedavi desteği almalıdır.
Tüm bunlara ek olarak çeşitli psikiyatrik rahatsızlıklar; kalp yetmezliği, astım, reflü, diyabet gibi çeşitli fiziksel hastalıklar ve daha pek çok sağlık problemi kişide uyku ile ilgili ciddi bozukluklara yol açabilir. Bu nedenle uyku sorunu başlangıçtan itibaren düzenli kontrol gerektiren önemli sorunlardan biridir.

Uyku Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Uyku bozukluğu durumunda, bozukluğun çeşidine göre uykuya dalmada güçlük, kesintisiz uyku süresinde kısalma, gün içinde ani uyku isteği, uyku sırasında hareket bozuklukları gibi belirtiler olabilir. Ancak bozukluğun çeşidi ne olursa olsun en yaygın görülen belirti, sabah dinlenmiş ve dinç olarak uyanamama durumudur. Uyku bozukluğu yaşayan kişilerde güne başlar başlamaz yorgunluk, halsizlik, odaklanma problemi ve günlük aktiviteleri yerine getirirken zorlanma gibi yaygın şikayetler görülür.

Uyku Bozukluğu Tedavisi Nasıldır?

Uyku bozukluğu tedavisi planlanırken öncelikle bu bozukluğa yol açan faktörler saptanmalı ve mümkünse ortadan kaldırılmalıdır. Örneğin, uyku apnesine neden olan bir solunum yolu problemi varsa sağlıklı uyku sürecini başlatabilmek için öncelikli olarak bu problemin polisomnografi gibi testlerle doğru şekilde tanılanması ve tedavi edilmesi gerekir. Sonraki süreçlerde ise uyku kalitesini artırmaya yönelik girişimlerle doğru uyku alışkanlıkları geliştirilmelidir.

Polisomnografi (Uyku Testi) Nedir?

Uyku sırasında görülen solunumla ilişkili bozuklukların saptanmasında tercih edilen altın standart tanı yöntemi, polisomnografi, olarak adlandırılan uyku testidir. Kişinin uyku sırasında yaşadığı nörolojik, kardiyolojik ve solunumsal değişiklikler gece boyunca, eş zamanlı ve sürekli olarak kaydedilir. Elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile kişinin o geceki uyku analizi yapılır ve bir polisomnografi raporu oluşturulur. Verilerin ışığında, hastanın uyku sırasında yaşadığı fizyolojik değişiklikler ve bu değişikliklerin uykuya etkileri saptanarak tedavisi planlanır.

İyi Bir Uyku İçin Neler Yapılmalıdır?

Sağlıklı uyku, kişinin fizyolojik ve psikolojik sağlık durumundan, maruz kaldığı çevresel uyaranlardan ve stresörlerden, yaşından ve yaşam alışkanlıklarından büyük oranda etkilenen kompleks bir durumdur. Bu nedenle kaliteli bir gece uykusu uyumak için öncelikle fiziksel ve mental sağlık düzeyi iyileştirilmeli, varsa altta yatan sağlık problemleri hızlı şekilde tanılanıp tedavi edilmelidir. Daha sonra uyku kalitesini arttıracak bazı düzenlemelerin planlanması gerekir. Uyunan ortamın ideal sıcaklıkta olması, karanlık bir ortam yaratılması ve ses gibi uyaranların kontrol altına alınması önemlidir. Uyku öncesi alınan ılık duş ve bazı bitkisel yağların kullanımı da kişinin uykuya dalma süresini kısaltırken, kesintisiz uyku süresini uzatabilir. Bu gibi iyileştirici girişimlerle yukarıda bahsedilen yaygın uyku bozukluklarına yönelik son derece faydalı sonuçlar elde etmek mümkündür.

İçeriğinde Valerian bitkisi ve lavanta yağı içeren Novanight Phyto, yetişkinlere yönelik geliştirilmiş bitkisel içerikli bir üründür. Bağımlılık yapıcı herhangi bir etkisi bulunmayan bu gıda takviyesinin düzenli kullanım sonucu etkinliği klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır. Yatmadan yaklaşık yarım saat veya bir saat önce bir tablet alınmalıdır. Novanight Phyto hakkında daha detaylı bilgi almak ve ürüne kolayca ulaşmak için size en yakın eczaneye başvurabilirsiniz.





Yayınlama Tarihi: 2022-08-19

Son güncellenme Tarihi: 2022-08-19



Kaynakça: